İyi Düşünceler Pazarı

Çok uzakta, “Yoksul Köy” adında, küçük bir köy vardı. Bu köyde mutlu bir yaşam yoktu. Köyün sakinleri, uzun günler boyunca çalışarak kazandıklarının, ailelerini geçindirmeye nasıl yeteceğini sorar dururdu.

Her Cuma, köyün sakinleri köy pazarında buluşurdu. Azıcık olan kötü eşyalarını, yumurta, havuç, elma gibi yiyecekleri ve ayakkabı, çekiç gibi eşyaları birbirleri ile değişirlerdi.

İşte yine bir sabah, pazar açıldı. Pazar, bu sefer yeni bir dükkân ile birlikte açılmıştı. Dükkânın sahibi, kapının önünde durmuş, kollarını açıyormuş gibi çırparak, “İyi düşüncelerrr!!! Her iyi düşünce, 5 kuruşşş!” diye bağırıyordu.

Köyün sakinleri çok şaşırmıştı.

“Düşünceler satmak! Nasıl bir fikir, nasıl bir şey bu?”

Bir çiftçi kadın, hemen yanındaki patates dükkânının önünde durdu ve “Benim yiyecek için bile yeterli param yok. Kuruşlarımı düşünceler için boş yere harcamayacağım, ” diye söylendi.

İşte, marangoz Sami dükkâna yaklaşıyordu. Bugün şansı yaver gitmişti. Bir masa ve tabure satmayı başarmıştı. Kazandığı parayla eşine birçok yeni eşyalar ve küçük kızlarına taze kurabiyeler almıştı. Şimdi elinde sadece 5 kuruş kalmıştı.

“Herkese hediye aldım, şimdi de kendime küçük bir hediye alayım, ” diye kendi kendine düşündü. “Belki kendimi minik bir şeyle şımartabilirim, ” dedi. Marangoz Sami, bu yeni dükkânı gördü ve iyice yaklaşıp dükkâna girdi. Cam kavanozların etrafında dolandı. Büyüklü küçüklü, ağızları kapatılmış tüm kavanozlara baktı. Tüm kavanozlar boştu… “Yaşlı dükkân sahibi boş kavanozlarda hava satmanın yolunu bulmuş, ” diye düşünerek gülümsedi Marangoz Sami. “Belki hiçbir şeyden para kazanmayı bana da öğretebilir, ” diye düşündü. “Heyy… Satıcı!” diye yaşlı adama seslendi Sami. “Duydum ki sen düşünceler satıyormuşsun ve bunlar için çok fazla para talep etmiyormuşsun. Belki komşumdan daha fazla kazanmama yardımcı olacak bir düşünce satın alabilirim. Böylelikle komşum kaybeder ve ben hep kazanırım, ” dedi Sami. “Benim dükkânımda, insanların mutlu olmasını sağlayan, iyi düşünceler vardır. Bunun tam tersi bende yoktur, ” diye cevap verdi Satıcı. “Beni affet ama sana yardımcı olamam.”

Marangoz Sami elindeki parayı tutarak dükkândan çıkıp evine döndü. Günler geçti… ve geçen bu günler boyunca elbiseler eskidi, kurabiyeler tükendi, fakat marangoz Sami yeni bir sipariş alamadı. Köyün sakinleri daha çok fakirleştiler, hem de çok. Marangozdan mobilya alacak paraları yoktu.

Sami ve ailesinde sadece 5 kuruş kalmıştı. Cuma günü geldi ve Sami her zamanki gibi pazara gitti. Sadece 5 kuruşu vardı. Sami yine yaşlı satıcının dükkânına yaklaştı ve üzüntüyle düşünerek, sarf ettiği sözleri hatırladı. “Yoksul bir köye sahibiz. Bu, çocuklar için üzücü, büyükler için de çok zor bir durum. Belki kalbimizde ve aklımızda iyi düşünceler olmadığı için böyledir. Sadece herkes için mutluluk olmalı…” diye düşündü. Nasılsa Sami birden hatırladı; küçük bir çocukken, babası onu alıp büyük bir şehre götürmüştü. Babası Sami’ye, “Ne güzel saraylar var bu dünyada, ” demişti. Sami o zaman tüm kalbiyle, “Ben de yoksul köyümüzün böyle güzel bir yer olmasını ve tüm köy sakinlerinin bir arada olmasını istiyorum, ” diye dilemişti. Marangoz Sami, düşünceler dükkânına tekrar gitti ve başını eğerek içeri girdi. Yaşlı satıcıya, “Merhaba, saygıdeğer beyefendi, ” dedi. “Belki sizde iyi düşünceler vardır. Böylece, yoksul köyümüze şehirdeki gibi güzel sarayları nasıl kurabileceğimizi anlayabilirim ve herkes bu sarayın içinde yaşayabilir.” “Elbette, hemen sana o düşünceyi veriyorum, ” diye cevap verdi yaşlı satıcı. Yaşlı satıcı boş bir kavanoz aldı, kapağını açtı ve bu kavanoza diğer kavanozlardan bir şeyler boşaltmaya başladı. Sami, yaşlı satıcının yaptıklarına baktı. İlk defa böyle parlak akan sıvılar görüyordu. “Güzel saraylar hazırlamak için düşünceler, ” diye açıkladı Satıcı. “Bu düşünceden kafana süreceğiz ve sarayı yapmak için kaç tane kereste gerekeceğini bileceğiz. Kaç tane çiviye, kaç tane çekice ihtiyacınız olacak? Ne kadar şeffaf cama ve pencereler için ne kadar renkli cama ihtiyacınız olacak?” Yaşlı satıcı, daha yüksek raftaki birkaç kavanoza uzanıp, “Şimdi, kaç kişinin çalışması gerekecek, onun için de düşünce ekleyelim. Ve bu inşaatı nerede, nasıl yapacaklar?” Yaşlı satıcı, sürülecek sıvıları bir güzel karıştırdıktan sonra, kavanozun kapağını kapatarak paketledi ve Sami’ye verdi. “Dükkândan çıkınca, kavanozun kapağını açıver, çünkü insanların iyi düşüncelere ihtiyacı var, ” dedi yaşlı satıcı. Marangoz Sami, “Fakat o zaman bu düşünceler benden başka insanlara kaçmaz mı?” diye sordu. “Endişelenme, ” diye cevap verdi Satıcı. “İyi düşünceler havada uçuşur. Şayet diğer insanlar bunu çok düşünürlerse, bu düşünceler hem sana hem de diğer insanlara yardımcı olur.”

Sami, satıcıya parasını verdi ve dükkândan çıktı. Dışarı çıkınca, durdu ve rüzgâra karşı kavanozun kapağını açtı. Rüzgâr esti… rüzgâr kavanozun içine eserek tüm iyi düşünceleri pazarın üzerine dağıttı. Aniden, pazarın tüm ziyaretçileri Sami’nin düşüncelerini hissetti. Herkes, köye güzel bir saray yapma fikri hakkında konuşmaya başladı. Birçok insan Sami’ye doğru yaklaştı. “Bize saray hakkında daha fazla bilgi ver, ” diye rica ettiler. Sami, herkese yaşlı satıcı ile konuştuğu şeyleri anlattı. Ağaç kesiciliği yapan kesiciler, “Senin fikrin gerçekten çok iyi. Sen bize ne kadar kereste gerektiğini söyle, biz temin edelim. Ne kadar çivi, ne kadar çekiç lazımsa, biz bunları kolayca sağlarız. Senin için hazırlanacağız, ” dediler yüksek sesle. “Renkli camları da biz hazırlayacağız, ” diye katıldı oradaki camcılar. “Köyümüzde birçok zeki ve işi olmayan işçi de var, ” diye genç kız ve erkekler gülümseyerek seslendiler. “Biz de herkese inşaat sırasında yardım edeceğiz, ” diye köyün kadınları da katıldı. “Herkese teşekkür ederim. Hepiniz çok harika ve değerli insanlarsınız, ” diye teşekkür etti Sami. “Şimdi ben hazırlıklara başlıyorum. Bu sarayın inşaatını sadece birlikte başarabiliriz.”

Çok zaman beklediler, çok zaman geçti ve sonunda o yoksul köye çok muhteşem ve eğlenceli bir saray yapıldı. Pazarda birçok “İyi Düşünceler” dükkânı açıldı. Pazar hakkındaki bu “İyi Düşünceler” söylentisi tüm ülkeye yayıldı. Erkekler, kadınlar, gençler, yaşlılar, zenginler ve yoksullar, daha fazla “İyi Düşünceler” almak için pazara geldiler. Artık kimse yoksul köyü pek fazla hatırlamıyor. Onun yerine büyük ve güzel bir şehir kuruldu. Bu şehrin sakinleri, diğer tüm insanlar için sadece iyi şeyler düşünüyorlar ve iyi şeyler yapmak istiyorlar.

Bu yüzden onlar, her zaman mutlu ve doğru insanlar.

Ben de bu şehri ziyaret ettim ve bu hikâyenin yazıldığı bu kitabı, “İyi Düşünceler Pazarı”ndan aldım.

Yorum Bırak

Web sitenizi girmek zorunda değilsiniz. Diğer alanlar zorunludur.