Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı mı, yoksa Arap mezarlığımı?

Bir tarihi mezarın ismi dahi bilinmeden tarihin sayfalarına gömülüp gidiyor. Bugün Sayın İlber Ortaylı’nın otobiyografisini okuyordum, kitabında sık sık mezarlıkları ziyaret ettiğini ve bir çok şey öğrendiğini belirtiyordu.
Ben de uzun zamandan beri aklımda olan bir şeyi yapma cesareti yakaladım ve en yakınımdaki mezarlığı ziyaret etmek istedim. Kadıköy İbrahimağa Mahallesi’nde bulunan ve Marmaray Projesi kapsamında bir geçiş güzergahı konumunda bulunan Ayrılık Çeşmesi’nin hemen yanındaki tarihi mezarlıktan bahsediyorum. Burası Kadıköy rıhtımdan Tepe Nautilus’e giderken tren istasyonunun altından geçtiğinizde sağınızda kalan bölge. Bugün o mezarlığı ziyaret ettim bir köşesi marmaray projesi sebebi ile kapatılmış ince uzun bir mezarlık. İçinde Osmanlı devrinden kalan yıkık dökük mezarların bulunduğu, bir tarih parçası. Yok olması o kadar içten ki bir gün yıkılsa gitse dahi ismini bilen yok hatta o kadar acı ki hemen yanında sit alanına alınmış evlerde de bu mezarlığın ismini tam olarak bilen yok.

Bunun üzerine biraz araştırma yaptım ve yakınında bulunan Ayrılık Çeşme’sinden yola çıkarak bazı bilgilere ulaştım. Bunları sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle Ayrılık Çeşmesinin tarihinden başlayalım isterseniz.

Mahmut Sami Şimşek’in 18.06.2009 tarihli yazısı bu tarihi yer ile ilgili bize gayet açık bilgiler veriyor.

Osmanlı orduları ve hac kafileleri, aylarca sürecek yolculuklara çıkarken, İbrahim Ağa çayırında toplanır, daha sonra yakınlarıyla vedâlaşıp, buradaki çeşmeden testilerini, su kaplarını doldurarak ayrılırlardı. Bölgede bulunan çeşme bu yüzden “Ayrılık Çeşmesi” adıyla anıla geldi. Bu ismi 1638 yılında IV. Murat’ın Bağdat seferine çıkmasından itibaren almıştı. IV. Murat’ın sefere çıkarken takip ettiği yola da Bağdat Yolu ( Bağdat Caddesi ) denildi.

Osmanlı döneminde, savaşa giden ordulardan ve Hicaz’a giden hac kâfilelerinden başka, Anadolu topraklarına vazîfeli olarak giden vezirlerin de duâlarla uğurlandığı yerdi burası. Kadıköy Ayrılık Çeşmesi’nden su içip, tulumlar doldurulduktan sonra vedâlaşılır, gidenlerin ardından, gözyaşlarıyla birlikte tas tas sular dökülür, duâlar edilir, kervan uğurlanırdı. Kâfilelerin, geri dönüşlerinde kavuşma ve karşılanma yerinde de “Selâm Çeşmesi” mevcuttu. Feneryolu’ndaki bu selâm çeşmesi, Selâmi Çeşme’ye dönmüş halk dilinde.

Haydarpaşa’daki İbrahim Ağa Çayırı’nda bulunan Ayrılık Çeşmesi, kesme taştan klasik üslupta yapılmış bir çeşme. Zamanla harap olmuş çeşme, 1741 de Sultan 1. Mahmut’un Kapuağası Ahmet Ağa tarafından 1921 yılında ise Sultan Mehmet Reşad’ın torunu Dürriye Sultan tarafından tâmir edilmişti. Kemerinin altındaki kitâbesi bu tamirâtlar esnâsında konulmuştur ki, şunlar yazılıdır:

Han Mahmud’un Cenâb-ı Kibriyâ
Zâtın etsün Menba-ı lütf-i atâ
Çeşme-i Pâk-i Gazanfer Ağa’nın
Bulucak dehrin mürûruyla fenâ
Kapu Ağası Kerim hayr-ı halef
Ahd-i lütfunda güzel kıldı binâ
Geldi bir hayır ehli, târihin dedi
Pâk ihyâ eyledi Ahmet Ağa. 1741-42

Bu kitâbenin altındaki diğer bir mermer kitâbede de tâlik yazı ile şu cümle nakşedilmiş:

“Dürriye Sultân’ın rûhiçün el-fâtiha”
HAC KERVÂNLARININ VEDÂ NOKTASI

Bir zamanlar kırk-elli bin kişilik hac kervanlarının İstanbul’a vedâ noktasıydı İbrahim Ağa Çayırı. Mukaddes menzil Haremeyn’e giden hac kervanlarının yolcuları, aylarca sürecek olan yolculuk öncesi yakınlarıyla vedâlaşıp, bu çeşmeden su kaplarını doldururlardı. İstanbul’dan uğurlandıkları menzil burasıydı.

BAĞDAT CADDESİ

Kervan, Kadıköy’deki Bağdat Caddesi yolunu kullanarak Bağdat’a, oradan da Haremeyn’e gittiğinden ötürü, bu caddenin ismi “Bağdat Caddesi” olduğu da rivâyetler arasında.

Pây-i taht İstanbul’un Harem mevkiinden uğurlanan hac kâfilesi, Haremeyn-i Şerifeyn’e kadar 54 defa mola vererek, ve her konakladıkları yeri de îmâr ederek, günler-geceler boyu sürecek bir yolculuğa çıkarlardı.

Çeşme tarihinin yanı sıra bu çeşmenin hemen yanıbaşında bulunan asıl konumuz olan mezarlığa gelelim. Bu mezarlık ise 1700’lü yılların sonlarından itibaren defin yapılan Müslüman-Türk Mezarlığıdır. Saray ileri gelenlerinin gömülü olduğu bu mezarlık, günümüze kalan mezar taşları ile ayrı bir değer taşımaktadır. Bu mezarlık hakkında bütün bildiğimiz ancak bu kadardır.

Tarihçesinden de anlaşılacağı üzere tarih içinde bu kadar değerli olan bir mezarlık üstünde ne bir mezarlığın ismi ne de bir açıklama var. Benim Kültür Bakanlığından bir vatandaş olarak isteğim olacak, bazılarının Ayrılık Çeşmesi mezarlığı bazılarının da Arap mezarlığı dedikleri bu mezarlığın gerçek isminin bulunması ve buranın tarihi ile ilgili bir levhanın asılmasıdır. Ayrıca bu alanın bakım altına alınarak korunması da gerekli. Bir gün olur da bu tarihi mezarlık yok olmaktan kurtulamazsa en azından bir zamanlar burada bir mezarlık vardı ismide şu diyebilelim.

Ben şimdiden bu konu ile ilgilenen herkese teşekkür etmek istiyorum. Geçmişine sahip olmayan bir devletin geleceğide olmaz.

İlgili Yazılar

Yorum Bırak

Web sitenizi girmek zorunda değilsiniz. Diğer alanlar zorunludur.